24 Temmuz 2012

dondurma aşkına...

            


Biz çocukken 23 Nisandan önce dondurma yememiz yasaktı. Mazallah bademciklerimiz şişer, hasta falan olurduk. Muhtemelen 23 nisandan önce istesek de yiyemezdik çünkü kışın dondurma yoktu. Amerikan filmlerinde görüp yutkunduğumuz, hani o bütün ailenin  kaşığını içine daldırıp da yediği kutu kutu dondurmalar da yoktu bizde. Ne özenirdim onlara. Çarşıdaki 2-3 pastane ile memo ve pandadan müteşekkil bir dondurma hayatımız vardı. Televizyonda dondurma reklamı başlayınca aaaa yaz gelmiş der, sevinirdik.
Öyle bir nesildik işte biz çocuğumm... :-)
(Bu arada 80'lerde çocuk olup da pandanın reklam müziğini ezbere bilmeyen var mıdır acaba?)
Ama devir değişti değil mi?
Son bir haftadır Borabaz dondurmayla aşk yaşıyor. Sabah kalkar kalkmaz buzdolabının önüne gidip kedi gibi yalanmaya başlıyor. Dondurma yiyecekmiş. Nasıl da tatlı tatlı yalanıyor karşımda. Yani al koy külaha onu ye. Neyse kahvaltı mahvaltı derken unutturuyoruz ama bir süre sonra yeniden mutfağa gidip çağırıyor. Bir bakıyorum yine yalanıyor. Verinceye kadar da pes etmiyor. Altı üstü yarım külahın içinde 1 kaşık sütlü dondurma. Ama o an dünyada ondan mutlusu yok.
Yüzündeki o ifadeyi görmek için değmez mi?




                                    
                                              

12 Temmuz 2012

Borabaz'ın uçakla imtihanı!

Aslında bu ilk binişi değil uçağa. Daha önceden  de binmişliği var ama farkındalık durumu ilk. Oyuncak uçağını havaya doğru kaldırıp uuuuuu yaparken, kendini gerçek bir uçağın içinde bulunca şaşırdı tabii biraz. N'oluyor, nerdeyim ben moduna girdi, şaşkın şaşkın bakındı önce.
Sadece 3 dakika.
Bebek adaptasyonu olsa gerek anında ortama uyum sağlayıp ilk iş olarak koridorda volta atmaya niyetlendi. Aman oğlum bak dur şimdi hostes abla kızacak gibi hiç sevmediğim geyiklerin ardından, arka sıramızda oturan güzel kızı farketti de öyle yırttık. Yol boyunca kızla flört edeceğim diye bacaklarımı ezdi çiğnedi resmen flörtöz oğlum. Artist bakışlar, utangaç tebessümler, göz süzmeler artık ne biliyorsa bütün marifetlerini gösterdi kızcağıza. Zavallı belki uyumak istiyordu ya da sadece camdan bakıp hayal kurmak. Ama oğlan öyle bir taciz ateşine tuttu ki kızı, ayıp olmasın diye o da karşılık verdi artık n'apsın.

Bunun dışında ne beş dakika kucağımda oturdu ne de bebek kemerini bağlattı.  Allahtan yolumuz kısaydı. 1 saatte kol bacak koordinasyonum için iyi bir antrenman yapmış oldum üstüne.
Nasıl olacak, nasıl geçecek, nasıl hissedecek acaba derken, imtihanı 5 pekiyi olmasa da 3 ortayla verdik. Gelsin şimdi yeni imtihanlar...


Ama şuna bir bakar mısınız yaa.. Flört edilmez mi şimdi bu yakışıklıyla?  :-) Canım benim...
                                                          
                                         
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...